Fransa'da toplumsal sorunlar inanılmaz boyutlara ulaşıyor. Sadece ekonomik krizin değil, modernleşmiş bir dünyada her şey alt üst oluyor.
Elbet büyükler bu durumdan etkileniyor ama en çok çocuklar etkileniyor. İnsanlıktan azıcık nasibini almamış yaratıklar, sefaleti kullanarak çocukları pisliklerine alet ediyorlar.
Son yıllarda Fransa'da dilencilik yapan çocukların sayısında patlama yaşanıyor. Dilencilik para getirmeyince de bu çocuklar hırsızlığa zorlanıyor.
Geçen gün Fransız kanalı bu olaylarla ilgili bir röportaj yayınladı. İzlerken içimde nefretin, kinin yükseldiğini hissettim. Öyle bir anlatıyorlardı ki, o an orada olsam o çocukları dövmekten hiç çekinmezdim.
Hırsızların tamamı Romanyalı Çingenelerdi. Romanya'nın AB üyesi olması nedeni ile binlerce çocuk ailelerinden kopartılarak ve üzerlerinden kimlik kartları alınarak Paris sokaklarına bırakılıyor. Fransa'da 13 yaşından küçükler hiçbir şekilde hapse atılmıyor, 15 yaşına kadar özel muamele görüyor ve 17 yaşına kadar da duruma göre hakim karar verir.
Bunu bilen şebekeler boşuna küçük seçmiyorlar. Çocuklar büyük olsa bile kimlikleri olmadığı için 12 yaşında olduklarını söylüyorlar.
Görüntüleri izlerken bir an içim cız etti. Medya'nın Müslümanlara karşı halkı nasıl manipüle ettiği aklıma geldi. O an anki duygularımı kontrol ettiğimde ben de aynı tuzağa düştüğümü anladım.
Peki, Fransa kendi çocuklarına nasıl bir hayat vaat ediyordu ki?
Son yıllarda Fransa'da çocuklar arasında artan intihar sayısı gün geçtikçe artıyor. Zaten gençler arasında yoğun olan intihar girişimi 12 yaş altı grup için de yükselmeye başladı. Her sene 30 ila 100 çocuk intihar ediyor.
15 yaşında bir delikanlı Facebook'ta bir kızla konuştuğunu zannedip kamera karşısında soyunuyor. Daha sonra şantaja uğrayınca intihar ediyor. 9 yaşında bir kız, bakıcısının çok sert olduğu notunu bırakarak 5. Kattan atlıyor.
Örnekleri çoğaltmak mümkün, mesele orda değil. Acımasız bir dünyada yaşıyoruz. Bir tarafta yaşamak için hırsızlık yapan çocuklar, bir taraftan zenginliğin, rahatlığın, maddenin verdiği boşluğu intiharla doldurmaya çalışan bebeler!
Arada tek fark, bu çocukları bu hale getiren sistem birini mağdur gösterirken diğerini suçlu gösteriyor. Elbet hırsızlık, gaspçılık mazur görülemez. Ama o çocukların o hale düşmesinde düzenin suçu hiç mi yok?
Medya olayları yansıtırken adaletli davranmıyor. Daha birkaç gün önce Fransa'nın en ücra köylerinden, yabancıların hemen hemen hiç bulunmadığı bir köyde, koleje giden ve sınıfın en başarılı öğrencilerinden olan 2 kişi kavga etmiş. Çocuklardan biri komaya girince medyaya yansıdı. Ama olayı öyle bir anlatıyorlardı ki hemen banliyölerde ki olaylara paralellik yaparak hiç alakası olmadığı, sakin bir okul olduğu ve nadir bir vaka olduğu vurgulanıyordu.
Daha sonra komada ki çocuk vefat edince beyninde bir hastalığın olduğu ve zaten her an ölme tehlikesi yaşadığı ortaya çıktı. Babası bunu basın yoluyla açıkladı ve diğer çocuğun suçu olmadığını söyledi.
İkisi de Fransız çocuklardı ve olay böylece kapanacak. Eğer öldüren çocuk küçük te olsa banliyölüde yaşasaydı medyanın tavrı nasıl olacaktı?