Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi (NEVÜ) Tarih ve Kültür Topluluğu tarafından 'Kudüs: Kimlik ve Çatışma' konulu panel düzenlendi.
NEVÜ Vali Şinasi Kuş Kültür ve Kongre Merkezi Karavezir Salonu'nda düzenlenen panele NEVÜ Rektörü Prof. Dr. Semih Aktekin, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Mutluhan Akın, Prof. Dr. Özlem Fındık ve Prof. Dr. Şahlan Öztürk, Genel Sekreter Nihat Çavuşoğlu, Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ensar Çetin, Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Başkanı Prof. Dr. Lütfi Gürkan Gökçek, üniversitenin akademik ve idari personeli, öğrenciler ve davetliler katıldı.
İstiklal Marşı'nın ve akabinde İsrail saldırısında hayatında kaybeden tüm Filistinli şehitler için Kur'an-ı Kerim tilavetinin okunması ve edilen dua ile başlayan programın açılışında konuşan NEVÜ Rektörü Prof. Dr. Semih Aktekin, Türkiye'nin tarih boyunca her daim mazlumların yanında olduğunu ve Filistin'e yönelik devam eden zulüm ve soykırıma da her platforma tepki gösteren tek ülke olduğunu söyledi.
Aktekin 'İsrail ve bugün de onun destekçisi konumundaki batı ülkeleri tarihin her döneminde insanlığa karşı nice zulüm ve soykırımlarda bulunmuşlardı. Yakın tarihe baktığımızda Bosna Hersek, Afganistan, Libya, Irak ve Suriye'de sözde insan hakları ve demokrasi adına soykırımlarda bulunarak milyonlarca insanının katledilmesinde ve yurtlarından edinmesinde parmağı olan İsrail ve destekçileri bugün de bu emellerini Filistin'de devam ettiriyorlar. Bugün itibariyle Filistin'de 15 binin üzerinde çocuk, kadın, yaşlı demeden insanlar soykırıma uğradı ve Türkiye dışında da bu zulüm ve soykırıma ses çıkaran başka ülke yine yok. Devletler ne kadar da sessiz kalmaya çalışsa da vicdani ve insani değerlere sahip dünyanın dört bir tarafından insanlar din, dil ve ırk gözetmeksizin yaptıkları gösterilerle buna dur demeye çalışıyor. Ancak sözde uluslararası hukuktan, demokrasiden ve insan haklarından bahseden batı ülkeleri bunları da görmemezlikten ve duymamazlıktan gelmeye devam ediyor' dedi.
Panelde 'Tarih Boyunca Kudüs ve Çevresi' üzerine konuşan ve Yahudilerin Filistin topraklarına yönelik planlı çalışmalarının 1861 yılından itibaren başladığını söyleyen NEVÜ Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Hüseyin Saraç, 'Bu tarihlerde Londra'da 'Londra İbrani Kuruluşu' ile aynı sene içinde Fransa'da 'International İsrail Taahhüt Cemiyeti' kuruldu. Bu cemiyetlerin amacı Filistin'i Yahudilerin lehine vatanlaştırmaktı ve bu cemiyet 1870 yılında Yahudileri tarım alanında eğitmek için Filistin'de bir tarım okulu da açtı. Yani bir nevi Yahudiler Filistin'e yerleşmeleri için arazi satın alma maskesini kullanmışlardı.
Sultan 2. Abdülhamid Doğu Avrupa'dan ve diğer bölgelerden gelen Yahudilerin Filistin'e yerleşmesine şiddetle karşıydı ve bu nedenle bu girişimleri engellemeye çalışarak Yahudilere Filistin'de toprak satışlarını yasaklayan tedbirler aldı. Ancak tüm engellemelere rağmen Yahudiler Filistin'e göç etmeyi ve yerleşmeyi az da olsa başardı. 1948 yılında İngiliz Mandası sona ermek üzereyken 15 Mayıs 1948 gecesi Tel Aviv'de İsrail Devleti'nin kurulduğu ilan edildiği ve Amerika Birleşik Devletleri bu ilandan 11 dakika sonra Sovyetler birliği ise bir gün sonra kurulan bu devleti tanıdıklarını açıkladılar' dedi.
'İslam, Kimlik ve Kudüs' başlığı adı altında konuşan Mardin Artuklu Üniversitesi Tarih Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Ziya Polat, Filistin bölgesinin insanlık, kültür ve medeniyet ile İslam açısından önemine değindi. Kudüs'ün Müslümanlar açısından önemi üzerinde duran Polat, bu şehrin Müslümanların ilk kıblesi ve ikinci mescidi olduğunu ve Müslümanların bu şehre ilk defa farklı inançlara mensup toplumun birlikte yaşama kültürünü inşa ettiğini söyledi.Polat, İslam devletlerinden olan dört halife devri, Eyyûbiler ve Osmanlılardan örnekler vererek konuyu açıklamaya çalıştı.
'Aksa Tufanı ve Filistin'deki Gelişmeler' üzerine konuşan Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi İslam Tarihi ve Sanatları Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Halid el-Awaısı, İsrail'in Filistin'e yönelik başlattığı savaşın 7 Ekim'de değil, bu savaşın 75 yılı önce İsrail'in Filistinlilere yönelik yaptığı zulümle başladığını ve İsrail'in bu eylemi gelenek haline getirdiğini söyledi. İsrail'in batının temsil edildiği ve batı adına eylemleri gerçekleştiren bir devlet olduğuna değinen el-Awaısı, ondan dolayı bütün batılı devletlerin İsrail'in yanında durduğunu, Müslüman ülkelerin bu zulüm karşısında yeteri derecede etkili olmadığı ve İsrail durdurulmaması halinde ise Arz-ı Mev'ud toprakları dahilinde kalan Türkiye dahil pek çok devlet için tehlikeli bir gelecek olacağını söyledi.
'Çatışma Kültürü ve Düşmanı İcat Bağlamında Kudüs' başlığı adı altında konuşan Mardin Artuklu Üniversitesi İslam Sanatları ve Tarihi Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Ayşe Çekiç ise, Yahudilikteki bazı pasajlara bakıldığında tanrının Yahudiler için cenk edeceği ve tanrının Yahudilerin seçmiş ve onlar için savaşacağı düşüncesinin hakim olduğunu söyledi. Ayrıca Yahudilerin bu kutsal bakış açılarına göre kendilerini üstün gördüklerini belirten Çekiç, Yahudilerin kendilerinin dışında olanları da ötekileştirerek ve düşman olarak gördüklerini ifade etti.
naciisler@gmail.com