Rektör Aktekin, Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları Müzeler Genel Müdürlüğü’nün izin ve Nevşehir Müzesi Başkanlığı ile NEVÜ Arkeoloji Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Handan Yıldızhan’ın bilimsel sorumluluğundaki kazı alanını ziyaret ederek çalışmalar hakkında yetkililerden bilgi aldı.
Yükseköğretim Kurulu (YÖK)’ün NEVÜ’yü "Doğal ve Kültürel Miras Turizmi" alanında ihtisas üniversitesi olarak belirlediğini hatırlatan Rektör Aktekin, Nevşehir ve Kapadokya Bölgesi’nde somut ve somut olmayan kültürel mirası araştırarak toplumsal kültüre ve turizme kazandırılması yönünde çalıştıklarını ifade etti. NEVÜ olarak, bu tür projelere destek vermekten memnuniyet duyduklarını belirten Rektör Aktekin, yapılan bu tür çalışmaların hem bölgenin kültürel mirasının korunmasına hem de bilimsel araştırmalara katkı sağladığını vurguladı.
Rektör Aktekin’e bilgi veren Dr. Öğr. Üyesi Yıldızhan şunları aktardı: “Öncelikle belirtmem gerekir ki Karayazı Tümülüsü’nde sürdürülen kazı çalışmaları geçmişten günümüze Kapadokya bölgesinde bilimsel araştırma yöntemleriyle gerçekleştirilen ilk tümülüs kazısıdır. NEVÜ Damat İbrahim Paşa yerleşkesinde bulunan Karayazı Tümülüsü’ndeki kazı çalışmalarımızı Kültür Bakanlığımızın izinleri ve Üniversitemiz İhtisaslaşma Koordinatörlüğü’nün destekleriyle gerçekleştirmiş bulunmaktayız.
Daha önceki yıllarda, tümülüsün çevre duvarı ve mezar taşını gün ışığına çıkartmıştık. Bu yıl ise tümülüsün mezar yapısına ulaştık. Yapı sahip olduğu bir kaç özelliğiyle, Antik Çağ mezar mimarisinden ölü gömme geleneklerine kadar uzanan birçok konuda ipucu ve sürprizleri de içinde barındırmakta. Günümüzden yaklaşık 2 bin 200 yıl önce inşa edilen Karayazı Tümülüsü’nün mezar yapısı bugün bölgede hala yapı taşı olarak kullanılan ve sarı taş olarak bilinen İngimbirit’ten yapılmış kare planlı, basamaklı ve primidal formlu bir yapıya sahiptir. Mezar bu özelliğiyle Anadolu tümülüs mezar mimarisinde çok da görmeye alışkın olmadığımız yapısı bakımından oldukça üniktir.
Mezar yapısının duvarlarının sıvalı ve boyalı olduğu, duvarları oluşturan taşların ise birbiriyle çamur sıvazlama yöntemiyle birleştirildiği tespit edilmiştir. Öyle ki taşlarının birleşim yerlerinde hala, 2 bin 200 yıl öncesine ait, duvar ustasının parmak izlerini ilk günkü haliyle canlı bir şekilde görmek mümkündür. Böylesine izlerin binlerce yıl toprağın altında korunarak günümüze kadar ulaşabilmesi ve arkeolojik kazılar sırasında belgelenebilmesi oldukça nadir bir durumdur. Birden fazla defa kullanım gördüğü anlaşılan mezar yapısının önündeki çalışmalarda tespit edilen küçükbaş hayvan kemiklerine ait bulgular, ölen kişinin mezarı başında, yakınları tarafından, onun adına bir cenaze yemeği düzenlenmiş olduğunu kanıtlar niteliktedir.”
Antik çağda tahrip edildiği tespit edilen tümülüs mezardaki çalışmalara 2025 yılında da devam edileceğini belirten Dr. Öğr. Üyesi Yıldızhan özellikle çevre düzenlemesini de içeren bir arkeopark projesini bakanlığın olurlarına sunmayı planladıklarını da ifade etti.
naciisler@gmail.com